26 Mart 2013 Salı

çay,süt

Saatlerden yere yavaş basma saatidir
tıkırtın alttaki deli komşunu rahatsız edebilir
bu saatler,loş ışığın seni düşündürdüğü,gizliden de mesut ettiği vakittir.
Çıt çıkarmadan yakarsın çaydanlığın altını
başka bi hazla beklersin
çıkacak buharı...ve çıkar sonra buhar sevinirsin
bir hareketle kalkıp sıcacık yerinden
(mutfağa kurulmuş bir gece de)
üstünü kaldırırsın çaydanlığın,
fokurdayan suyu görmek için.
Fakat oda ne
su yok!
Yaşarken ki kadar
hızlıdan mı sevindin?
'güzel bir çay içerim' diye?
saat geç,
geçliğinden değil de
buhara mı darıldığından,
suyu;
bir daha ısıtmamak istemende ki dirayetin?
hava güzel,hava yağmurlu ,saat geç,
çay eksik.
Belki süt vardır.Varmıdır?
Var
Sen geceleri sıcak süt seversin,hele de hava, karlı ya da yağmurlu ise.
Gün biraz soğuk ise işte
canın bi başka çeker,
 nasıl mı başka?
Günde çay çektiği kadar.

Yine mi çay?
Evet çay,
buharına darılsam da;
şu an iyi gelmesede,
günde o,
 yine iyi gelir elbet.

19 Mart 2013 Salı

Ne yapmalı İNSAN

sade kendine yakışanı yapmalı insan
güneşin sızısı kirpiklerime değen
su,rüzgar bir de bülbül sesi mi duyduğum
cennet dünyaya inmiş
indiğinden göçünün birazını bırakıp inmiş
yani biraz eksik gelmiş
o geldiyse
bizde gitmeli
o göçünü bıraktıysa
biz de bırakıp gitmeli

14 Mart 2013 Perşembe

İNSAN,PALYANÇO,YORUMCU



ŞEHRE VARINCA DEDİM

Şu an bi dağa tırmanıyorum
Dağa mı dedi
Tanıdık, ırak bir ses

Irak olmasından dolayı tırmanıldı dağ,
çünkü bir dağ ortadan ikiye ayrılmıştı

kırılmıştı bir kalp

ve dağlar aşılmalıydı,

bilinmedik bir yolda, inip;
cellatların içinden,
çöplüklerden,
iz arayarak geçilmeliydi dağdan
yolun sonu görülmeden
aşagıdaki güven den, şehirden,
imdat istemeyerek yola devam edilmeliydi

ve varılınca izlerden şehre
yine sapılmalıydı yoldan
çünkü bitmek bilmeden alıyordu insan yolu

oysa yorumcu izi takip etti
arada bir durdu düşündü
insan hiç durmadı, durmadıkça saptı

yorumcu biliyordu
biliyordu aşarken dağı
insana çok yüklenmişti
oysa iyi niyetide vardı insanın
sade belki de bilmiyordu insan
yorumcu, kalbini ikiye ayırdı insanın
sayarken bir bir hatalarını
çünkü biliyordu yorumcu sadece palyançolar överdi şarlatanlıkları
istiyorduki dogruya gitsin insan
ve en büyük yanlışı yaptı yorumcu olmayan, yorumcu,yorumculuk yolunda
bir kalp kırdı
ve düzeltmek için ikiye ayrılan dağı,yükü çok ağırken
geçti

palyançolar çoktu
kanmadı
çünkü henüz yolu tamamlamadı
ve henüz,
varmadı
 feraha
yolda...

Ağırdı istenmemek
ama çay içilebilmeliydi istemeyenin suratına bakarak
içmeliydi içtide

ama indi refaha varmadan istenmedigi yerde
üzgün degildi
insanlıgın bu halini bilirdi
kızgındı, iyikide kızgındı
bu sayede aşabilirdi dagı
gidebilirdi
yine
başka
istenmedigi yere,
yol
onu olgunlaştırırdı
ama
hikaye
onu istemeyenleri
olgunlaştırır dı
bu yüzden
anlatılmalıydı
...
zorluklarla gelmişti buraya
en önemlisi vazgeçme kıyısından dönmüştü
nefsini baglamıştı mesuttu,daha da olur du
hikayesini açlıgın kıyısında ilk oturuşta yazsaydı
melek degildi
nefis bir yandan yediriyor
bir yandan ise tövbe edermiş gibi
anlatıyordu hikayesini...

korkarmıydı insan yolda
Dagda cellattan
iz varmıydı
yanmış odunlar dolu bu yerde
...
korkma dedi bir ses
ve bak dedi bu kez
baktı ve gördü
iz önündeydi...
neden yinede duydu korkuyu?
bu kadarı onu güçlendirdi,
durmadı bi an bile,
ve sapmak üzre mi vardı şehre?

dogru yolu bulma ihtimali geç olsada varmıy dı?

Sofie ye cevap



kuyunun yeterince derin olduğundan emin olmam gerekir ve bir de önce çamurlu suyu çıkarmam gerekir, belki berrak su yükselince bir yudum tattırırım. şimdi kazmaya devam etmem gerekiyor
                                                                                                   SOFİE'NİN DÜNYASINDAN




çamurdan pastalar yapmazmıydı çocuklar?
ve toprak temzilemez mi suyu?
bana ayırdıgın su berrak olsun istemem
derinlik bir ömür gidilecek yol
ve ömür varılması gereken nokta mı?
ben yolcuyum
yoldayım
yolda ögrenirim
ve eger 
hancı sensen
yok mudur
 yolcuya 
verebilecek
yudum suyun?

Ağlamak

Hayır canım acırken ki ağlayışım acımdan değil
Yanlış biliyorsunuz
Ben hiç bi zaman derim acıdı
Organım, uzvum hırpalandı diye ağlamam.
Kimse ağlamaz bundan,bunlardan...
Ağlayan bir insan görürseniz,
Yada ağlarsanız bir gün
Ağlamışsanız yada
Anlıyacaksınız beni
Benim derdimi,anlatmak istediği
Kalbi hırpalananlar ağlar sadece
Sadece kalbi olanlar
değil değil bildiğiniz kalp
her kez de olan kalp değil
gerçekten atan kalplerden bahsediyorum
sevgi yi, aşkın estetik hali olanı
gerçekten her birimizin, bir gün, gerçekten yaşayabileceğine inanıyorum
ben ağlarken bile
bütün bu acı içinde,
acımdan geçmiş
sadece hırpalanan kalbime bakarken bile
her birimizin hala
sevgiyi
yaşayabileceğine inanıyorum.

Yaratıcı Drama

 
Sanatsal estetiğin yaşama uygulanması
 
 
Eğitimcinin zor olan sıkıcı olan konuyu eğlenceli olarak aktarması
İnsanın hayatının kendinin farkında olarak yaşaması
Kariyer odaklı beden dili,diksiyon,ifade...
 
Bilgi ve deneyimin özgürleştigi ortamda,evrensel,toplumsal,moral,etik,soyut kavramları yaşayarak anlamlandırmak.
çocuklugunuzdan hatırladıgınız oyunlar,tiyatro ve drama yöntemlerinin birleşmesiyle
 
 
Seyircinin sadece kendiniz oldugu sahnede yaşamak...

.
 
 
 
 

 

bekleriz.

Yaratıcı Drama







.

 


 

Bu şehirde yüz binlerce sokak vardır.Siz bana zamanı ve yeri söylersiniz,ben de size 5 dakikalık süre tanırım.O beş dakikada ne olursa olsun,yanınızda olurum.Her ne olursa olsun.5 dakika geçtikten sonra olacaklar konusunda tek başınıza kalırsınız.Anladınız mı?

                                                                                                                     Drive filminden alıntıdır.

Evet olabilecek her ne ise işte bunu biz belirleriz bu atölyede ve beş dakikamız vardır yaşanacakların doğaçlamasını hazırlamak için.Beş dakika sonra seyircinin kendiniz olduğu sahnede yaşantılamaya başlarsınız…İşte Yaratıcı Drama böyledir.

Bu yaşantı; ilk iş gününüzde olabilir,strateji geliştirmekte,liderlik yapmakta olabilir,sunum yapacağınız günde yada bir insan ağlıyordur ona dönüp bakmak onun derdine derman aramakta olabilir…her şey ama her şey beş dakika içinde olabilir…

Yaratıcı drama yolculuğuna,yol arkadaşı olmak adına bekleriz.

26 Şubat 2013 Salı

kalp temizler zihni.

Zihin ve kalp ayrıdır
demedi
gözleri sevgiyle bakabilecek biri
kalp sadece kanı pompalar
beyinde her şey biter
susamıkaldım ben.
gözlere baktım kalbe baktım
sustum.
sonra bi an kendi kendime
yagmurun ışıkla birleştigi yerde
kalp dedim
ayırır temizi ve kirliyi
kalp dedim
çevirir kirliyi temize
sonra ben
yagmurun şiddetle ışıgı sevdigi yerde
dedim
kendime
canlı
içinde
temiz olassa neye yarar
yaşadıkları
kir temizlenmesse
neye yarar
zihnin varlıgı?

18 Şubat 2013 Pazartesi

.Anne;yemek...

Sonra kedi gelmiş eti yemiş
Anne görünmeden kedinin degmedigini düşündüklerini temizlemiş
görünmemek deyince kendi görmemiş kimseyi
oysa görenler varmış
sofrada söyleyenler
sonra bagırmış anne yalancı
herkesin içinde
ve aglamış yalancı olmayan
nasıl bir anne temizler
kırık camların içinden fasulyeyi
yerken gelmişte agzına cam parçasına
üzülmüş üzülmesine
   ama 
cam parçası soluk borusunu geçti diyelim
midenin gücünde çamaşır makinesi gibi çalkalanırken
her yeri kanatırken ince bağırsağa geçip burayı yırtıp dalagı parçaladıktan sonra
öleceginden
birazdan öleceginden
    degil
 aglaması
                sade;nasıl bir anne öldürür çocugunu?
fasulye ugruna,et ugruna
   düşündü sonra
avustralya filminde vardı et piyasası
savaşalardamı bu ugurdaydı?
hayır o an aklına gelmedi bu
 yazının rahatlıgından yazıldı
o ana dönelim şimdi
kim dünyaya rahata ermek için gelmiş te rahata kaçıyor ve yazıyor
yazsın tamam ama amaç o an degilmiydi
yine uzatıyor döndürüyor konuyu sadede gelelim
nasıl bir anne sorusunu düşünürken bir yandan da odasında canı sıkılıyordu
bu yüzden dişine gelen yutulmayan cam parçası üstünden kurmuşta kurmuştu
can sıkıntısı geçmemişti henüz ki annesini bekliyordu
gelsin ona soracaktı
nasıl bir anne?
geldide annesi
sorduda
cevabını bile aldı
annemiz bizi böyle yetiştirdiydi cevap
biz israf etmemeye alışmışız
sonra anlattı kız ya cam dalagımı parçalasa
üzüldü annesi
ki degişim için üzülmek şarttı
şartmıydı?
en deger verdigini üzmek onu daha iyi yere getirebilmek için
...
üç noktanın anlamı üstüne bi kitap gördü okuyamadı ama ismi hoşuna gitti kitabın
anlamı çoktu onun gözünde üç noktanın
acaba kitabı yazan neler görmüştü
...
sonra elleriyle yedirdi bir çay eşliginde
kocaman kıza akşam yemegini
küçükken sarıncakta üç sallanıp bir yerdin
dedi annesi,
kız ne zaman ben kendim yerim dediginde.
Her lokmadada dedi  ve her lokmayı yedirmesini istedi annesinin
ki gördü
küçüklügünde sallanırken
gördügü gülümseyen ayın suretini
bir dede mi vardı?
benziyordu hakkaten...
anne ayda ki dedeyi görüyormusun?
parlak akşamlardı gök pasparlaktı
yine aglayası geldi
sarıncagını özledi
hep özlerdi
aklına gelince mesut gülerdi
böyle bir anneydi işte
iki sarıncak kurmuştu
iki balkona
sevmiştide
vardı bi öyküde
aile birleşmesinde
yakalanan fotograf karelerinde
en masum kare
yere düşün yemegi toparlayan anne.